17 Ağustos 2009 Pazartesi

Sağlık Çalışanları Platformunun Tamgün Yasası İle İlgili Görüşü

Platforma Katılan Dernekler
Sağlık Teknisyen ve Teknikerleri Derneği-Bursa
Sağlık Memurları Derneği-Konya
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği-Kocaeli
Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği-Aksaray
Tıbbi Laboratuar Teknikerleri ve Teknisyenleri-İstanbul
Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği-İzmir

          Ülkemizde önemli pek çok sivil toplum kuruluşunun kanun tasarısına bakışı ve değerlendirmeleri; “sağlıkta dönüşüm”  sürecinin önemli adımlarından birinin yasalaşmak üzere olduğudur. Sağlıkta Reform adı altında kamuoyuna sunulan ve ülkemizdeki mevcut sağlıkla ilgili tüm birimlerin büyük bir dönüşüme itildiği, bir alt-üst oluş sürecine sokulduğu belirtilmektedir. Ayrıca “TAM GÜN ÇALIŞMA” adıyla bilinen kanun tasarısının yasalaşmasından sonraki adımının ise; daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunularak 18 Aralık 2007 günü komisyondan geçen “Kamu Hastane  Birlikleri  Pilot  Uygulaması  Hakkında Kanun Tasarısı”nın kanunlaştırılması gerçeğinin artık iyice açığa çıktığıdır. Tasarının yasalaşması ile Kamu sağlık kuruluşları; yönetiminden işleyişine kadar bir bütün olarak sağlık işletmelerine dönüşeceklerdir. Kurulan Birlik Yönetim Kurullarına; hastanelerde verilen hizmeti bir bütün olarak ya da bölüm bölüm işlettirerek, kiraya vererek, devrederek hatta satarak özelleştirme yetkisini de vermektedir. Tüm değişiklikler tamamlandığında gelinmek istenilen noktanın sağlığın serbest piyasaya terk edilmesi olduğu düşünülmektedir.  Ayrıca bu birliklerde çalışan tüm personelin sözleşmeli statüde çalıştırılmasının da öngörüldüğü belirtilmektedir.
Söz konusu tasarı 26.6.2009 tarihinde  (Karar No:14  Esas No: 1/715 ) Sağlık Komisyonu'ndan geçmiştir. TBMM’nin açılışıyla (01 EKİM 2009 ) yasalaşmak üzere ilerleyen günlerde meclis gündemine alınacaktır.
            Kanun tasarısı 19 maddeden oluşmaktadır. Genel başlıklarıyla tasarı şu şekildedir;
            “Hekim dışında çalışanlara maaş artışı yapılmayacak, kamuda çalışan Ebe, Hemşire, Sağlık Memuru ve Hekimler serbest çalışamayacak, nöbet hizmeti ve mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalardan doğan ek ödeme getirilerek  öğretim üyelerinin özel muayenesi kalkmış olacak, öğretim üyeleri devlet hastanelerinde çalışabilecek, hekimlere mesleki sigorta zorunluluğu getirilecek, bakanlık ve üniversite hastaneleri ortak kullanılabilecek, İyonizan Radyasyon ile çalışan personelin çalışma saatleri uzatılacak.” olarak  özetleyebiliriz.
Sağlık Bakanlığı bu tasarıyı TBMM’ne sunarken;  neden tam gün kanunu?  Soru başlığıyla “önce insan”  felsefesine dikkat çekmiştir. “Hakkaniyet, kalite, verimlilik, iş yükünün adaletli ve dengeli olmasının gerekliliği” vurgulanarak, “vatandaş ve sağlık çalışanlarınınmemnuniyetini arttırmak için” bu kanunun yapıldığı belirtilmiştir.
            Tasarıya dikkatlice bakıldığında hekimlerden başka unvanlardaki personele özlük haklarında, maaşlarında ve çalışma koşullarında iyileştirme yapılmadığı, hekim odaklı düzenlemeler olduğu, Sağlık alanında çalışan diğer tüm meslek gruplarının (Ebe/Hemşire, Sağlık Teknikeri, Sağlık Memuru vd.) yok sayıldığı görülmektedir. Üstelik hekimlerden gelen itirazlar üzerine tasarının defalarca değişikliğe uğradığı görülmektedir.
Şöyle ki; Mesleki birlik olarak hareket eden hekimler ortak bir platform kurarak tasarıda düzeltilmesini istedikleri değişiklikleri demokratik bir şekilde çeşitli ortamlara taşımışlardır. Bunun semeresini komisyonda kabul edilen tasarıda yapılan son değişikliklerle (özlük hakları ve ücretlerinde yapılan artışla) almışlardır. Pratisyen hekimin bordroda görülen maaşı 1.450 TL yerine 2 bin TL, uzman hekim 1.625 TL yerine 2633 TL olarak düzenlenmiştir. Böylece yapılan düzenlemeler emekli maaşlarına da yansıyacaktır. Kanun tasarısından anladığımız kadarıyla döner sermaye tavan oranları da (performans ödemeleri) artırılarak ayrıca ek imkânlar sağlandığı da görülüyor.
Nöbet hizmeti ve mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalardan doğan ek ödeme olarak getirilecek bu ödemeler döner sermaye işletmesi tarafından ödenecektir. Fazla çalışma ile sağlık çalışanlarının gelirlerinde bir miktar artış öngörülmekte birlikte bu uygulama birçok belirsizliği de birlikte getirmektedir. Döner sermaye gelirlerinden sağlık çalışanlarına aktarılan pay, çalışanların biraz olsun gelirlerini artırmakla birlikte; özlük haklarının yükseltilmesi için kalıcı bir çözüm değildir. Emeklilik dönemine yansımamaktadır ve süreklilik göstermemektedir. Bunun yerine çalışanların ek ödeme ve özel hizmet tazminatlarını arttıran düzenlemeler yapılması daha uygun olacaktır.
Döner Sermaye payları Sosyal güvenlik kuruluşlarından gelen paralar ile dağıtılmaktadır, bu kuruluşlardan sürekli para gelmesi söz konusu olmayabilir. Bütün kamu hastaneleri son düzenlemelerle birlikte borç batağına doğru sürüklenirken, döner sermaye ek ödemelerinin bundan sonra ne kadar sure ile ödenebilecekleri bile belli değildir.
Bugün özellikle üniversite hastanelerinde zamanında ödenemeyen döner sermaye ek ödemeleri ortadayken; tam süre çalışmakla ilgili geliri döner sermaye gelirlerine dayandırmak gerçekçi değildir. Sağlık çalışanlarının maaşlarında artışa gidilmeksizin yapılacak iyileştirmeler, gerçek bir iyileştirme olmaktan uzaktır.
Özlük haklarında ve maaşlardaki kısmen iyileştirmenin hekimle sınırlı tutulması hekimlerin dışındaki sağlık çalışanlarını yok sayan bir çalışmadır.  Bu durum bizleri rencide etmekte ve çalışma ortamlarındaki iş huzurunu bozmaktadır. Yetkililerin her zaman  “Sağlık hizmeti hizmetliden, en üst düzey yöneticisine kadar bir ekip anlayışı içinde verilir” demelerine rağmen, Sağlık Hizmetlerinde yaptığı işi meslek edinmiş bizleri (Sağlık Teknikeri “radyoloji, radyoterapi, laboratuar, anestezi vb.” Sağlık Memuru, Acil Tıp Teknikeri,  Tıbbi Sekreter, Ebe, Hemşire vd.) yok sayarak yapmış olduğu düzenlemeleri anlamakta güçlük çekiyoruz. Aile Hekimliğinde “Aile Sağlığı Elemanı” olarak nitelendirdiği tüm branşları tek isim altında toplayarak “her çalışan her işi yapabilir” anlayışına  şiddetle karşı çıkıyoruz ve her platformda demokratik yollarla doğuracağı sakıncaları dile getirmeye devam edeceğiz. Bundan sonra yapılacak değişikliklerde sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan diğer tüm personele aldıkları eğitim ve kıdemlerine göre hakların göreceli olarak yansıtılmasının bir gereklilik olduğu kanısındayız.
Haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak, bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için (nöbet süresi kesintisiz 6 saatten az olmamak üzere), nöbet ücreti ödenir. Ancak ayda 130 saatten fazlası için ödeme yapılmaz.
Nöbet hizmetleri hariç olmak üzere mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak (1) numaralı bentte belirtilen personel (hekimler) için yüzde 50’sini,   (2) numaralı bentte belirtilen personel (hekim dışı sağlık personeli) için yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde ayrıca aylık ek ödeme yapılır.
Hekimin ve sağlık çalışanının kazancının mesai saatleri dışında üreteceği sağlık hizmetine endekslenmesi, uygulamada haftalık yasal çalışma süresinin aşılması sonucunu doğuracaktır. Nöbet hizmeti hariç ibaresi ile hekimle birlikte çalışan tabip dışı personelin alacağı ücret çalıştığı sürenin yüzde yirmisi olacak hekimin ise aynı sürede alacağı ücret yüzde ellisi olacaktır.
Yasa ile mesai saatinin üzerinde bir çalışma anlayışının getirilmesi, karşımızda duran yasanın aslında bir “Overtime (Fazla çalışma)”çalışma biçimini getirdiğini de göstermektedir.
Tasarı bu şekilde yasalaştığı takdirde, tüm sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunun düşeceği açıkça ortadadır. Aynı yerde çalışanlar arasında özlük hakları ve aldıkları ücret bakımından bu denli uçurum olursa  ikilem yaşanır, var olan sorunlara her gün çok daha fazlası eklenmiş olur. Bu şekilde çalışanlarda tükenmişlik ve iş doyumsuzluğu oluşacak, dolayısı ile hastaya verilecek hizmetlerde sürekli kaliteli ve güleryüzlü sağlık hizmeti verilmesi hayal olmaktan öteye geçemeyecektir.
Tam Gün Yasa Tasarısı'yla İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personel için haftalık çalışma süresinin yapılan işin özelliği dikkate alınmadan bütün radyoloji çalışanlarının mesai süresinin haftalık 25 saatten 35 saate çıkarılması uygun değildir. Günlük çalışma süresini 5 saatten 7 saate uzatan yeni düzenleme, maaş sorunundan da öncelikli olarak bir çalışanlarda sağlık sorunu yaratacaktır. Tasarının yasalaşması ile uygulamaya geçilmesi Radyoloji çalışanlarının almakta olduğu radyasyon miktarı çalışma saatleri ile artıracağı açıkça ortadadır. Radyoloji çalışanları tehlike altındadır.
Radyasyonun radyoloji çalışanlarına vereceği zararlara engel olabilmek için, yeni tasarıda yer alan şekliyle çalışma süresini artırarak, alınacak radyasyon miktarı ölçen dozimetre takibini yapmak ve böylece düşük doz ile sağlık üzerindeki etkilerinin ve risklerin engellenebileceğini değerlendirmek  son derece hatalıdır.
Bu tasarının yasalaşması ile iyonizan radyasyon kaynakları ile çalışan sağlık personelinin çalışma saatlerinin haftalık 35 saate çıkarılması, sağlıklarının korunmasında çok önemli bir korunma faktörünü ortadan kaldıracak, riskleri artıracaktır. Bu durum, Anayasanın 17.maddesinde tarif edilen “çalışanlarının yaşamlarını, maddi ve manevi varlığını koruma” ilkesi ile çeliştiği çok açıktır. Meslek grubumuzda radyasyonun erken ve geç etkileri nedeniyle her yıl onlarca meslektaşımızın kanser dahil pek çok hastalığa yakalandığı, fiziki koşulları uygunsuz, lisansı olmayan ünitelerde, hastanelerde çalıştırıldığı, yeterli radyasyon denetiminin ve kontrolünün yapılamadığı ortamlarda görev yapan binlerce radyoloji çalışanı, sağlık teknisyeni ve teknikerinin varlığı resmi makamlarca bile kabul edilmektedir. Lisans, izin ve denetim bakımından etkin ve örgütlü bir işlev yerine getiremediği belirtilmektedir. Ülkemizin koşullarında kanser olgularının artmasına sebebiyet verecek bilgi ve araştırmaların hepsini yok sayarak sadece radyoloji çalışanlarının çalışma saatlerini uzatan, çalışanların sağlığını tehlikeye atan sağlık ve yaşam haklarını ellerinden alacak olan “Tam Gün Çalışma” yasa tasarısındaki 9. Maddenin kamu yararına olmadığı sebebiyle tamamen kaldırılması gerekmektedir.
Özetle; sağlık hizmetleri içerisindeki hekim dışı diğer sağlık çalışanlarının da kabul edebileceği ve uygulanabilir mali düzenlemenin yapılmasının, her türlü düzenleme yapılırken konuyla ilgili bütün meslek ve sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerinin alınmasının gerekli ve önemli olduğunu düşünmekteyiz.
            Kamuoyuna saygıyla duyururuz.   16 Ağustos 2009-Bursa
   SAĞLIK ÇALIŞANLARI PLATFORMU

Ahmet ARSLAN
Sağlık Teknisyen ve Teknikerleri Derneği-Bursa
Bülent KESKİN
Sağlık Memurları Derneği-Konya
Heybet ASLANOĞLU
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği-Kocaeli
Hüseyin AYHAN
Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği-Aksaray
Ali BAYDARMAN
Tıbbi Laboratuar Teknikerleri ve Teknisyenleri-İstanbul
Hüseyin OĞUZ
Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği-İzmir