2 Ocak 2009 Cuma

“Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”Hakkında Sağlık Teknisyen Ve Teknikerleri Derneği’nin (Sated) Görüşleri

Ülkemizde önemli pek çok sivil toplum kuruluşunun kanun tasarısına bakışı ve değerlendirmeleri; “sağlıkta dönüşüm”  sürecinin önemli adımlarından birinin yasalaşmak üzere olduğudur. Sağlıkta Reform adı altında kamuoyuna sunulan ve ülkemizdeki mevcut sağlıkla ilgili tüm birimlerin büyük bir dönüşüme itildiği, bir alt-üst oluş sürecine sokulduğu belirtilmektedir. Ayrıca “TAM GÜN ÇALIŞMA” adıyla bilinen kanun tasarısının yasalaşmasından sonraki adımının ise; daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunularak 18 Aralık 2007 günü komisyondan geçen “Kamu Hastane  Birlikleri  Pilot  Uygulaması  Hakkında Kanun Tasarısı”nın kanunlaştırılması gerçeğinin artık iyice açığa çıktığıdır. Tasarının yasalaşması ile Kamu sağlık kuruluşları; yönetiminden işleyişine kadar bir bütün olarak sağlık işletmelerine dönüşeceklerdir. Kurulan Birlik Yönetim Kurullarına; hastanelerde verilen hizmeti bir bütün olarak ya da bölüm bölüm işlettirerek, kiraya vererek, devrederek hatta satarak özelleştirme yetkisini de vermektedir. Tüm değişiklikler tamamlandığında gelinmek istenilen noktanın sağlığın serbest piyasaya terk edilmesi olduğu düşünülmektedir.  Ayrıca bu Birliklerde çalışan tüm personelin sözleşmeli statüde çalıştırılmasının da öngörüldüğü belirtilmektedir.
Söz konusu tasarı 26.6.2009 Tarihinde  (Karar No:14  Esas No: (1/715) ) Sağlık Komisyonu'ndan geçmiştir. TBMM’nin açılışıyla (01 EKİM 2009 ) yasalaşmak üzere ilerleyen günlerde meclis gündemine alınacaktır.
           19 maddeden oluşan kanun tasarısı genel başlıklarıyla tasarıda;
Hekim dışında çalışanlara maaş artışı yapılmayacak, kamuda çalışan hekimler serbest çalışamayacak, Nöbet hizmeti ve mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalardan doğan ek ödeme getirilecek, Öğretim üyelerinin özel muayenesi kalkmış olacak, Öğretim üyeleri devlet hastanelerinde çalışabilecek, hekimlere mesleki sigorta zorunluluğu getirilecek, Bakanlık ve Üniversite Hastaneleri ortak kullanılabilecek, İyonizan Radyasyon ile çalışan personelin çalışma saatleri uzatılacak.
           Sağlık Bakanlığı bu tasarıyı TBMM’ne sunarken;  neden tam gün kanunu?  Soru başlığıyla “önce insan”  felsefesine dikkat çekmiştir. “Hakkaniyet, kalite, verimlilik, iş yükünün adaletli ve dengeli olmasının gerekliliği” vurgulanarak, “vatandaş ve sağlık çalışanlarının memnuniyetini arttırmak için” bu kanunun yapıldığını belirtmiştir.
           Tasarıya dikkatlice bakıldığında hekimlerden başka özlük haklarında, maaşlarında ve çalışma koşullarında iyileştirme yapılan yok. Tasarının defalarca değişmiş olduğu görülmektedir.
Şöyle ki; Mesleki birlik olarak hareket eden hekimler ortak bir platform kurarak tasarıda düzeltilmesini istedikleri değişiklikleri demokratik bir şekilde çeşitli ortamlara taşımışlardır. Bunun semeresini komisyonda kabul edilen tasarıda yapılan son değişikliklerle (özlük hakları ve ücretlerinde yapılan artışla) almışlardır. Pratisyen hekimin bordroda görülen maaşı 1.450 TL yerine 2 bin TL, uzman hekim 1.625 TL yerine 2633 TL olarak düzenlenmiştir. Böylece yapılan düzenlemeler emekli maaşlarına da yansıyacaktır. Kanun tasarısından anladığımız kadarıyla döner sermaye tavan oranları da (performans ödemeleri) artırılarak ayrıca ek imkânlar sağlandığı da görülüyor.
          Nöbet hizmeti ve mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalardan doğan ek ödeme getirilecek ve bu ödemeler döner sermayeye işletmesi tarafından ödenecektir. Fazla çalışma ile sağlık çalışanlarının gelirlerinde bir miktar artış görülmektedir. Fakat bu uygulama birçok belirsizliği de birlikte getirmektedir. Döner sermaye gelirlerinden sağlık çalışanlarına aktarılan pay, çalışanların biraz olsun gelirlerini artırmakla birlikte; özlük haklarının yükseltilmesi için kalıcı bir çözüm değildir. Emeklilik dönemine yansımamaktadır ve süreklilik göstermemektedir.
          Döner Sermaye payları Sosyal güvenlik kuruluşlarından gelen paralar ile dağıtılmaktadır, bu kuruluşlardan sürekli para gelmesi söz konusu olmayabilir. 
          Bütün kamu hastaneleri son düzenlemelerle birlikte borç batağına doğru sürüklenirken, döner sermaye
tazminatlarının bundan sonra ne kadar sure ile ödenebilecekleri bile belli değildir. 
          Bugün özellikle üniversite hastanelerinde zamanında ödenemeyen döner sermaye tazminatları ortadayken; tam süre çalışmakla ilgili geliri döner sermaye tazminatlarına dayandırmak gerçekçi değildir. Sağlık çalışanlarının maaşlarında artışa gidilmeksizin yapılacak iyileştirmeler, gerçek bir iyileştirme olmaktan uzaktır.
          Özlük haklarında ve maaşlardaki kısmen iyileştirmenin hekimle sınırlı tutulması hekimlerin dışındaki sağlık çalışanlarını yok sayan bir çalışma ise; bu bizleri çok rencide etmektedir. Sağlık Hizmet sisteminin bir parçası olan doktorlara bu haklar verilirken; Sağlık hizmet sunumunu yerine getiren hemşire,  sağlık teknikeri,  sağlık memuru, fizyoterapist, Acil Tıp Teknikerine, sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan diğer tüm personele de bu hakların göreceli olarak yansıtılmasının bir gereklilik olduğu kanısındayız.
          Haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak, bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için (nöbet süresi kesintisiz 6 saatten az olmamak üzere), nöbet ücreti ödenir. Ancak ayda 130 saatten fazlası için ödeme yapılmaz.
          Nöbet hizmetleri hariç olmak üzere mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak (1) numaralı bentte belirtilen personel (hekimler) için yüzde 50’sini,   (2) numaralı bentte belirtilen personel (hekim dışı sağlık personeli) için yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde ayrıca aylık ek ödeme yapılır.
          Hekimin ve sağlık çalışanının kazancının mesai saatleri dışında üreteceği sağlık hizmetine endekslenmesi, uygulamada haftalık yasal çalışma süresinin aşılması sonucunu doğuracaktır.
          Nöbet hizmeti hariç ibaresi ile haftalık çalışma saati+130 saat nöbet uygulaması dışında çalışılırsa anlamı ortaya çıkıyor. Yani hekim poliklinik yaparken yaptığı işin %50sini, hekim dışı personel 130 saat nöbet hizmetinde sayıldığı için belirtilen %20lik ek ödeme alamayacak.
           Yasa ile mesai saatinin üzerinde bir çalışma anlayışının getirilmesi, karşımızda duran yasanın aslında bir “Overtime (Fazla çalışma)” çalışma biçimini getirdiğini de göstermektedir.
          Tasarı bu şekilde yasalaştığı takdirde, tüm sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunun düşeceği açıkça ortadadır. Aynı yerde çalışanlar arasında özlük hakları ve ücret farkını bu denli açılırsa ikilem yaşanır, var olan sorunlara, tükenmişlik sendromuna ve iş doyumsuzluğuna yenilerini ekleyerek çatışmalar yaşanacağı, çalışanın verimini düşüreceği düşüncesindeyiz.
          Tam Gün Yasa Tasarısı'yla İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personel için haftalık çalışma süresinin yapılan işin özelliği dikkate alınmadan radyoloji çalışanlarının haftalık 25 saatten 35 saate çıkarılması uygun değildir.
          Günlük çalışma süresini 5 saatten 7 saate uzatan yeni düzenleme, maaş sorunundan da öncelikli olarak bir sağlık sorunu yaratacaktır. Tasarının yasalaşması ile uygulamaya geçilmesi Radyoloji çalışanlarının almakta olduğu radyasyon miktarını uzayan çalışma saatleri ile artıracağı açıkça ortadadır. Radyoloji çalışanları tehlike altındadır.
           Radyasyonun radyoloji çalışanlarına vereceği zararlara engel olabilmek için, yeni tasarıda yer alan şekliyle çalışma süresini artırarak, alınacak radyasyon miktarı ölçen dozimetre takibini yapmak ve böylece düşük doz ile sağlık üzerindeki etkilerinin ve risklerin engellenebileceğini değerlendirmek  son derece hatalıdır.
Bu tasarının yasalaşması ile iyonizan radyasyon kaynakları ile çalışan sağlık personelinin çalışma saatlerinin haftalık 35 saate çıkarılması, sağlıklarının korunmasında çok önemli bir korunma faktörünü ortadan kaldıracak, riskleri artıracaktır. Bu durumun;  asli bir görev olan “çalışanlarının yaşamlarını, maddi ve manevi varlığını koruma” (Ana yasanın 17. mad.) ilkesi ile çeliştiği çok açıktır. Meslek grubumuzda radyasyonun erken ve geç etkileri nedeniyle her yıl onlarca meslektaşımızın kanser dahil pek çok hastalığa yakalandığı, fiziki koşulları uygunsuz, lisansı olmayan ünitelerde, hastanelerde çalıştırıldığı, yeterli radyasyon denetiminin ve kontrolünün yapılamadığı ortamlarda görev yapan binlerce radyoloji çalışanı, sağlık teknisyeni ve teknikerinin varlığı resmi makamlarca bile kabul edilmektedir.  TAEK’in kurumsal olarak radyasyondan korunmayı önlemek, bu alanları düzenlemek ve denetlemekteki yetersizliği yargı kararları ile sabit görülmüştür. Lisans, izin ve denetim bakımından etkin ve örgütlü bir işlev yerine getiremediği belirtilmektedir. Ülkemizin koşullarında kanser olgularının artmasına sebebiyet verecek bilgi ve araştırmaların hepsini yok sayarak sadece radyoloji çalışanlarının çalışma saatlerini uzatan, çalışanların sağlığını tehlikeye atan sağlık ve yaşam haklarını ellerinden alacak olan “Tam Gün Çalışma” yasa tasarısındaki 9. Maddenin kamu yararına olmadığı sebebiyle tamamen kaldırılması gerekmektedir.
Özetle; sağlık hizmetleri içerisindeki hekim dışı diğer sağlık çalışanlarının da kabul edebileceği ve uygulanabilir mali düzenlemenin yapılmasının gerek ve şart olduğunu düşünmekteyiz.
SAĞLIK TEKNİSYENLERİ DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU