10 Şubat 2010 Çarşamba

“Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”Hakkında Sağlık Çalışanları Platformu’nun Görüşleri

MADDE 1- 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun  5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “serbest çalışıp çalışmaması” ibaresi “tetkik, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri” şeklinde, dördüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye gelirlerinden personele bir ayda yapılacak ek ödemenin tutarı, ilgili personelin bir ayda alacağı aylık (ek gösterge dâhil), yan ödeme ve her türlü tazminat (makam, temsil ve görev tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç) toplamının; klinik şefleri ve şef yardımcıları ile uzman tabip kadrosuna atanan profesör ve doçentlerde yüzde 800’ünü, uzman tabip ve tıpta uzmanlık mevzuatında belirtilen dallarda bu mevzuat hükümlerine göre uzman olanlar ile uzman diş tabiplerinde yüzde 700’ünü, pratisyen tabip ve diş tabiplerinde yüzde 500’ünü, idari sağlık müdür yardımcısı, hastane müdürü ve eczacılarda yüzde 250’sini, başhemşirelerde yüzde 200’ünü, diğer personelde ise yüzde 150’sini geçemez. İşin ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım, doğumhane, yeni doğan, süt çocuğu, yanık, diyaliz, ameliyathane, kemik iliği nakil ünitesi ve acil servis gibi hizmetlerde çalışan personel için yüzde 150 oranı, yüzde 200 olarak uygulanır.
1.Maddede belirtilen ilgili kanunun dördüncü fıkrasındaki değişikliğin “diş tabiplerinde yüzde 500’ünü” nden sonra “bunların dışındaki unvanlardaki diğer personel için ise yüzde 300’ünü geçemezolarak, devamındaki cümledeki oranların “yüzde 300 oranı, yüzde 350 olarak uygulanır” şeklinde düzeltilmesi;
 MAD­DE 5- 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 58- a) Yükseköğretim kurumlarında üniversite yönetim kurulunun önerisi ve Yükseköğretim Kurulunun onayı ile döner sermaye işletmesi kurulabilir. Kurulacak döner sermaye işletmesinin başlangıç sermayesine ilgili yükseköğretim kurumu bütçesinde bu amaç için ödenek öngörülmek şartıyla katkı sağlanabilir.
            ………………………………..
            c) Tıp ve diş hekimliği fakülteleri ile sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinin hesabında toplanan döner sermaye gelirleri bakiyesinden, bu yerlerde;
……………………..
            2) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel (döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık personeli dâhil) ile aynı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendine göre sözleşmeli olarak çalışan personele ek ödeme matrahının;hastaneler başmüdürü için yüzde 250’sini, başhemşireler için yüzde 200’ünü, diğerleri için yüzde 150’sini;  işin ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım, doğumhane, yeni doğan, süt çocuğu, yanık, diyaliz, ameliyathane, kemik iliği nakil ünitesi ve acil servis hizmetlerinde çalışan personel için yüzde 200’ünü,  geçmeyecek şekilde aylık ek ödeme yapılır.
5.Maddede belirtilen ilgili kanunun C-2 fıkrasındaki değişikliğin “personele ek ödeme matrahının” dan sonra  “bütün personel için  yüzde 300’ünü  devam eden cümledeki oranın “yüzde 350’sini”olarak düzeltilmesi;
1.ve 5. Madde için GEREKÇE:
Sağlık bakanlığımız bu yasayı TBMM’ne sunarken;  neden tam gün kanunu?  Soru başlığıyla “önce insan”  felsefesine dikkat çekmiştir. “Hakkaniyet,kalite,verimlilik,iş yükünün adaletli ve dengeli olmasının gerekliliği” vurgulanarak,”vatandaş ve sağlık çalışanlarınınmemnuniyetini arttırmak için” bu kanunun yapıldığını belirtmiştir.
           “işin ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım, doğumhane, yeni doğan, süt çocuğu, yanık, diyaliz, ameliyathane, enfeksiyon, özel bakım gerektiren ruh sağlığı, organ ve doku nakli, acil servis ve benzeri sağlık hizmetlerinde çalışan personel için yüzde 200’ünü, geçmeyecek şekilde aylık ek ödeme yapılır.”  denilmektedir.  Ama sayılan tüm birimlerin hepsine birden hizmet veren  röntgen, laboratuar ve Kan merkezi personeliyle  aynı risklerin üzerine birde AIDS, Kırım Kongo vb. gibi pek çok riskin içerisinde çalışan, iyonizan radyasyona maruz kalan bu personelinin kapsam dışı kalmasını  anlayamamaktayız. Kan merkezi, Laboratuar, Radyoterapi, Nükleer Tıp ve Radyoloji bölümlerinde, işin ve hizmetin özelliği kapsamında değerlendirilerek ek ödeme yapılmasını talep etmekteyiz.

MADDE 8- 1219 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Ek Madde 12- Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbî kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Bu sigorta priminin yarısı kendileri tarafından, diğer yarısı döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçelerinden ödenir. 
8.Maddede belirtilen ilgili kanunun EK MADDE 12nin “Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan sağlık hizmetleri sınıfında belirtilen unvanlardaki bütün personel, tıbbî kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Bu sigorta primi döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçelerinden ödenir.”  olarak değiştirilmesi;
GEREKÇE:
Yeni fonlar yaratılıyor.
“Tıbbi kötü uygulama sigortası” Yaptırılmazsa 5.000 TL ceza!
“Emeklilik sigortası” 400 milyon dolarlık bir fon oluşturuluyor!
Mesleki sigorta tüm sağlık çalışanlarını kapsamalıdır. Sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğu unutulmamalıdır. Oluşacak hataları tüm sağlık çalışanları yapabilir. Amaç hatalara karşı kişileri sigortalamak olmamalıdır. Hataların oluşumunu engelleyici içerikte bir yasa hazırlanması olmalıdır. Konunun uzmanları tarafından, mesleki sigortanın içeriğini nelerin oluşturacağı açık bir şekilde belirlenmelidir.
Kişilere sigorta primini ödetici şekilde bir içerikten ziyade kurum bütçelerine eklenecek bir düzenleme getirilmelidir.
MADDE 9- 19/4/1937 tarihli ve 3153 sayılı Radyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.
            “Ek Madde 1- İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir. Bu süre içerisinde, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilen radyasyon dozu limitleri de ayrıca dikkate alınır. Doz limitlerinin aşılmaması için alınması gereken tedbirler ile aşıldığı takdirde izinle geçirilecek süreler ve alınacak diğer tedbirler Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. ”
9.Maddenin kaldırılması.
GEREKÇE:
          Tam Gün Yasası'yla İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personel için haftalık çalışma süresinin yapılan işin özelliği dikkate alınmadan radyoloji çalışanlarının haftalık 25 saatten 35 saate çıkarılması uygun değildir.
           Günlük çalışma süresini 5 saatten 7 saate uzatan yeni düzenleme, maaş sorunundan da öncelikli olarak bir sağlık sorunu yaratacaktır. Tasarının yasalaşması ile uygulamaya geçilmesi Radyoloji çalışanlarının almakta olduğu radyasyon miktarını uzayan çalışma saatleri ile artıracağı açıkça ortadadır. Radyoloji çalışanları tehlike altındadır. Çalışanlarının sağlık kontrolleri düzenli yapılmamaktadır.  Radyoloji çalışanlarının aldığı radyasyon oranının tespiti için kullanılan dozimetrelerin ölçümleri düzenli olarak yapılamamaktadır. Ülkemizde yaklaşık 6 bin kişiye bir radyoloji teknisyeni düşmektedir.  Polikliniklerde makine başına 80-100 hastaya ortalama 250 şutlama yapılmaktadır. Radyoloji acil bölümlerinde hasta ortalaması yine bir makineye düşen sayı 200-250, ortalama olarak 650 şutlama yapılmaktadır. Hal böyleyken hiç bir ek düzenleme yapılmadan sadece çalışma saatlerinin artırılmasının çalışanların sağlığında telafi edilemez sorunlar yaratabileceğini önemle vurgulamak isteriz. Radyasyonun en küçük dozunun bile sağlık sorunlarına yol açtığı gerçeğinin günlük yaşamımızda etkili olduğu bir dönemde artık GSM baz istasyonları toplumsal bir sağlık sorunu olmakta, mahkeme kararları ile toplumsal kullanım alanlarından kaldırılmaktadır. Sağlık sorunlarına neden olduğu şüphesi her araştırma sonucu daha bir netlik kazanan cep telefonlarının ve evlerimizde kullanmakta olduğumuz mikro dalga gibi diğer farklı radyasyon kaynaklı cihazların kullanımı dahi, kontrollü ve en az düzeye indirilmeye çalışılmaktadır.                  
           Tıbbi uygulamalarda kullanılan iyonizan radyasyonla çalışanların meslekleri hem ulusal hem de uluslar arası düzenlemeler de diğer meslek dallarına göre farklı ve özel çalışma kuralları ile düzenlenmiştir. Hasta sayısı, hasta ve yakınlarının, sağlık personelin korunması ile ilgili çok kesin kısıtlamalar konmuştur. Riskli, ağır ve tehlikeli meslekler olarak sınıflandırılmıştır. Farklı çalışma şartları belirlenmiştir.
          Hal böyleyken radyasyonun radyoloji çalışanlarına vereceği zararlara engel olabilmek için, yeni tasarıda yer alan şekliyle çalışma süresini artırarak, alınacak radyasyon miktarı ölçen dozimetre takibini  yapmak ve böylece düşük doz ile sağlık üzerindeki etkilerinin ve risklerin engellenebileceğini  değerlendirmek  son derece hatalıdır.Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun  (TAEK) yayınlarında da açıkça radyasyondan korunmanın 3 temel koşulunun (zırhlama, zaman ve mesafe ) olduğu açıkça sürekli olarak vurgulanmaktadır.  Fırat Üniversitesi Tıp Fakülte’sinin iyonizan radyasyona maruz kalan radyoloji çalışanlarını inceleyerek yayınladığı raporda uzun süreli düşük doz iyonizan radyasyonun bu kişilerin kan değerlerine etkilerinin incelenmesi sonucu;  bağışıklık düzeyi bakımından bazı bozukluklara neden olduğu, biyolojik değişikliklerin başlaması için alınan radyasyonun herhangi bir eşik değerinin olmadığı belirtilmektedir. Bu nedenle radyoloji çalışanlarının radyasyondan ne kadar korunsalar bile küçük radyasyon dozlarının dahi önemli riskler taşıdığı vurgulanmıştır. Bu konuda yapılan pek çok bilimsel araştırma radyasyondan yeterli korunmanın sadece doz sınırlarına bağlı olmadığını, zaman faktörünün de diğer korunma unsuru olduğunu ortaya koymuştur. Yasalaşmayı bekleyen yeni tasarıda zaman etkisinin de korunma için çok önemli bir faktör olduğu dikkate alınmamıştır. Çalışma saatleri arttırılarak çalışanların sağlıklarının korunmasında çok önemli bir korunma unsuru ortadan kaldırılmaktadır. Bu yasa ile iyonizan radyasyon kaynakları ile çalışan sağlık personelinin çalışma saatlerinin haftalık 35 saate çıkarılması, sağlıklarının korunmasında çok önemli bir korunma faktörünü ortadan kaldıracak, riskleri artıracaktır. Bu durumun;  asli bir görev olan “çalışanlarının yaşamlarını, maddi ve manevi varlığını koruma” (Ana yasanın 17. mad.) ilkesi ile çeliştiği çok açıktır.
           Meslek grubumuzda radyasyonun erken ve geç etkileri nedeniyle her yıl onlarca meslektaşımızın kanser dahil pek çok hastalığa yakalandığı, fiziki koşulları uygunsuz, lisansı olmayan ünitelerde, hastanelerde çalıştırıldığı, yeterli radyasyon denetiminin ve kontrolünün yapılamadığı ortamlarda görev yapan binlerce radyoloji çalışanı, sağlık teknisyeni ve teknikerinin varlığı resmi makamlarca bile kabul edilmektedir.  Ülkemizin koşullarında kanser olgularının artmasına sebebiyet verecek bilgi ve araştırmaların hepsini yok sayarak sadece radyoloji çalışanlarının çalışma saatlerini uzatan, çalışanların sağlığını tehlikeye atan  sağlık ve yaşam haklarını ellerinden alacak olan “Tam Gün Çalışma” yasasındaki 9. Maddenin kamu yararına olmadığı sebebiyle tamamen  kaldırılmasını öncelikle istiyoruz.
MADDE 10- 14/7/1965 Tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ek Madde 33- Yataklı tedavi kurumları, seyyar hastaneler, ağız ve diş sağlığı merkezleri ve 112 acil sağlık hizmetlerinde haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak, bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için (nöbet süresi kesintisiz 6 saatten az olmamak üzere), aşağıda gösterilen gösterge rakamlarının aylık katsayısı ile çarpılması sonucu hesaplanacak tutarda nöbet ücreti ödenir. Ancakayda 130 saatten fazlası için ödeme yapılmaz. Bu ücret damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.

Gösterge
a) Klinik şefi, şef yardımcısı, başasistan, uzman tabip
100
b) Tabip, tıpta uzmanlık mevzuatında belirtilen dallarda, bu mevzuat hükümlerine göre uzmanlık belgesi alan tabip dışı personel, aynı dallarda doktora belgesi alanlar
90
c) Diş tabibi  ve eczacılar
80
ç) Mesleki yüksek öğrenim görmüş sağlık personeli
60
d) Lise dengi mesleki öğrenim görmüş sağlık personeli
50
e) Diğer personel
35
Bu madde hükmü, üniversitelerin yataklı tedavi kurumlarında çalışan ve 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 50 nci maddesinin (e) bendi kapsamında bulunanlar hakkında da uygulanır.
İcap nöbeti tutan ve bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir icap nöbeti saati için, icap nöbeti süresi kesintisiz 12 saatten az olmamak üzere, yukarıda nöbet ücreti için belirlenen ücretin yüzde 40’ı tutarında icap nöbet ücreti ödenir. Bu şekilde ücretlendirilebilecek toplam icap nöbeti süresi aylık 120 saati geçemez.
Bu madde uyarınca yapılacak ödemeler, döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermaye bütçesinden karşılanır.”
10.Maddedeki tablonun çsatırındaki oranın “100”,  satırındaki oranın “60”  
Ancak ayda 80 saatten fazlası için ödeme yapılmaz.
Bu madde uyarınca yapılacak ödemeler, aylık maaşlarına eklenir.” olarak değiştirilmesi;
GEREKÇE: 
Nöbet ücretleri Artırılıyor
İcap nöbetleri iyileştiriliyor
Ancak bütün bunlar döner sermayeye yükleniyor! 
Sağlık çalışanının kazancının mesai saatleri dışında üreteceği sağlık hizmetine endekslenmesi, uygulamada haftalık yasal çalışma süresinin aşılması sonucunu doğuracaktır.
          Nöbet hizmeti hariç ibaresi ile haftalık çalışma saati+130 saat nöbet uygulaması ile bu Yasanın mesai saatinin üzerinde bir çalışma anlayışını getirmektedir. Karşımızda duran yasanın aslında bir“Overtime (Fazla çalışma)” çalışma biçimini getirdiğini de göstermektedir.
            Nöbet hizmeti ve mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalardan doğan ek ödeme getirilecek ve bu ödemeler döner sermayeye işletmesi tarafından ödenecektir. Fazla çalışma ile sağlık çalışanlarının gelirlerinde bir miktar artış görülmektedir. Fakat bu uygulama birçok belirsizliği de birlikte getirmektedir. Döner sermaye gelirlerinden sağlık çalışanlarına aktarılan pay, çalışanların biraz olsun gelirlerini artırmakla birlikte; özlük haklarının yükseltilmesi için kalıcı bir çözüm değildir. Emeklilikdönemine yansımamaktadır ve süreklilik göstermemektedir.
          Döner Sermaye payları Sosyal güvenlik kuruluşlarından gelen paralar ile dağıtılmaktadır, bu kuruluşlardan sürekli para gelmesi söz konusu olmayabilir. Bütün kamu hastaneleri son düzenlemelerle birlikte borç batağına doğru sürüklenirken, döner sermaye tazminatlarının bundan sonra ne kadar sure ile ödenebilecekleri bile belli değildir. Bugün özellikle üniversite hastanelerinde zamanında ödenemeyen döner sermaye tazminatları ortadayken; tam süre çalışmakla ilgili geliri döner sermaye tazminatlarına dayandırmak gerçekçi değildir. Sağlık çalışanlarının maaşlarında artışa gidilmeksizin yapılacak iyileştirmeler, gerçek bir iyileştirme olmaktan uzaktır.
          Özlük haklarında ve maaşlardaki kısmen iyileştirmenin hekimle sınırlı tutulması hekimlerin dışındaki sağlık çalışanlarını yok sayan bir çalışma ise; bu bizleri çok rencide etmektedir. Sağlık Hizmet sisteminin bir parçası olan doktorlara bu haklar verilirken; Sağlık hizmet sunumunu yerine getiren hemşire,  sağlık teknikeri,  sağlık memuru, fizyoterapist, Acil Tıp Teknikerine, sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan diğer tüm personele de bu hakların göreceli olarak yansıtılmasının bir gereklilik olduğu kanısındayız.
           Yasanın, tüm sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu düşeceği açıkça ortadadır. Aynı yerde çalışanlar arasında özlük hakları ve ücret farkını bu denli açarsanız ikilem yaşanır, var olan sorunlara, tükenmişlik sendromuna ve iş doyumsuzluğuna yenilerini ekleyerek çatışmalar yaşanacağı, çalışanın verimini düşüreceği düşüncesindeyiz.
         SONUÇ OLARAK TAM GÜN YASASI;
  • BÜTÜN SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KAPSAMALI
  • ÖZLÜK HAKLARI ÜCRETİN YANISIRA BÜTÜNLÜKLÜ OLARAK SAĞLIK HİZMETİNİN DAHA NİTELİKLİ, ERİŞİLEBİLİR, KAPSAYICI SUNULMASINI HEDEFLEMELİ
  • HASTALARIN ZARARLARI EN KISA SÜREDE TAZMİN EDİLMELİ
  • SİSTEM ZARAR OLUŞMASINI ENGELLEYİCİ BİR ANLAYIŞLA KURULMALI
  • ÇALIŞMA ORTAMININ SAĞLIK VE GÜVENLİĞİ İÇİN DÜZENLEME YAPILMALI, İŞYERİ SAĞLIK BİRİMLERİ KURULMALI
ÖZLÜK HAKLARI İÇİN;
  • EK GÖSTERGELER
  • ÖZEL HİZMET TAZMİNATI
  • MAKAM TAZMİNATI
  • SAĞLIK HİZMETLERİ TAZMİNATI
  • SAĞLIK PERSONELİ MAHRUMİYET YERİ  İKRAMİYESİ
  • EK ÖDEME
  • NÖBET ÜCRETLERİ
  • ÇALIŞMA ALANLARI
  • YILLIK İZİN
  • MESLEKİ  GELİŞİM İZNİ
  • MESLEKİ  GELİŞİMİN ÖZENDİRİLMESİ konularında iyileştirmeler yapılması,
Türkiye’nin eşit, ücretsiz ve ulaşılabilir bir sağlık sistemi için, bu konudaki değişikliklerin ayrıntılarını hazırlayabilecek nitelikli bir sağlık insan gücü kadrosu bulunmaktadır. 
            Yapılması gereken iş, reformu dışarıdan gelen direktifler doğrultusunda hazırlamak yerine; ülkemiz insanlarının sağlıkla ilgili gereksinimlerinden yola çıkarak kendi çözümlerimizle gerçekleştirebilme istencini gösterebilmektir.
   SAĞLIK ÇALIŞANLARI PLATFORMU